18 Şubat 2012 Cumartesi

Ejderha Dövmeli Kız mı dedi birileri??

Şimdi baştan soralım: Fincher sen ne yaptın böyle?
Ejderha Dövmeli Kız -nam-ı muhteşem Lisbeth- Amerikanya versiyonu olarak perdeye gelecek dediklerinde "ne gereği vardı" demedik mi? Dedik. Ama "Fincher" dediklerinde, "e o zaman orada dur hacı" demedik mi, onu da dedik. E n'oldu şimdi? Olanlar şunlar:

Fincher benim işçiliğine saygı duyduğum, hatta sadece bu yüzden olsa bile seyredip sevebileceğim bir yönetmen. Çoğu yuhaladığı zaman bile -hatırlayalım Benjamin olayı ve The Social Network sonrası, bu nasıl Fincher diyenleri- bilakis bu filmler tamamen Fincher, hatırla Zodiac dedim dedim durdum. E haliyle Ejderha Dövmeli Kız'ı yeniden çekeceğini duyduğumda -gerek görmesem bile böyle bir yeniden çevrime- bekledim ve tanıtımlarında belli oranda bir heyecan bile hissettim. (Ne bilirdim o heyecanın sadece jenerikle sınırlı olacağını!)
İlkin kızdığım nokta Stieg Larsson'un hiç istemediği bir şekilde kitabının bir pazarlama marketinin elinde harcanması. Adamın karşı durduğu değersizlik dünyasının malı edilmesi. Hadi bunu geçtim, adamın çizdiği dünyaya saygı duyulmaması ve kitabın satacak değer(sizlik)lere feda edilmesi... Seks, çıplaklık, şiddet satar mantığıyla filmin kitabın dozunu artırıp hatta çarpıtıp önümüze sunması. Uyarlamalar konusunda kitabın birebir kopyalanması olayına takılmış zannetmeyin beni. Yani bir uyarlama kitabı izlemelidir gibi bir mantığım yok, olamaz da zaten. Ama kitabın üzerine kurulduğu çatı, düşünce dünyası o kitabın her şeyiyse; o çizgiden ayrılmayı etik açıdan doğru bulmuyorum. E bir filmin süresi ile kitabun boyutu vs arasındaki bağlantı konusuna girmiyorum çünkü benim bahsettiğim ilişki veya ilişkisizlik bu değil. Neyse, bunu bir kalemde geçelim.
Fincher'ın çizdiği Lisbeth ve Mikael karakterleri fazla Amerikanlaşmış. Olaylar Amerika'da geçse sorun değil belki ama ne demeye böyle bir tercih yaptığını anlamadığımı da ekleyerek olayların kitabın anavatanında geçtiğini belirtelim. İsimler (mekan, kişi, nesne vs) hep İsveççe, konuşulan dil İngilizce. Vay anam vay!! Bir kere film inandırıcılığını buradan yitiriyor. İkincisi Daniel Craig'in Mikael kompozisyonuyla Rooney Mara'nın Lisbeth kompozisyonu. Bir de şu kızı aday gösterdiler Oscar'a. E bu kompozisyonu övenler siz İsveç versiyonundaki Naomi Rapace'ı izlemediniz mi? Kız resmen Lisbeth Salander'a dönüşmüştü. Bir de bu filmdeki Mara'ya bakın, kız karikatür gibi bir şey olmuş. Zaten bırakın ruh dünyasını, görüntü itibarıyla bile zor bir karakter olan Lisbeth, ne yazık ki oyuncak gibi bir şey olmuş.
Filmin işçiliğine bir şey diyemem, neticede Fincher filmi. Görsellik, ses vs çok iyi. Ama Ejderha Dövmeli Kız, bu kadarla sınırlı olmamalıydı. Hatta Fincher bunu yapmamalıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder