27 Şubat 2012 Pazartesi

Kazandık a dostlar

Listelerle uğraştırmayın beni, bakın burda var:  http://www.imdb.com/oscars/nominations/

Evet gecenin mahmurluğunu daha üzerimden atamadım -törene katılsaydım bir de neler olurdu kim bilir - Şimdi The Artist'in dilinden başlık attım kazandık a dostlar diye, Tuğrul Bey çemkirmese bari...

İlkin ödül törenini veren NTV'nin bunca senedir değişmeyen saçmalıklar zincirine bir yenisini daha eklediğini belirterek başlayayım. Adaylardan tam olarak haberi olmayan bir adam ve gece boyu vir vir vir vir etmesi. (İsmail Abi'nin dilinde, izleyenler bilir) kırk kez söylersen olur derler, neyse sanırım kendisi otuz dokuzda kaldı da The Artist için düşünceleri eyleme dönüşmedi. Bu yılın adayları açıklandığında zaten söylenmeye başladık, Allah aşkına o listede The Artist'i geçebilecek hangi film vardı ki? Hugo bir yana tabiî ama yıllardır  Akademi'nin Scorsese sevmezliğini düşününce (bence var böyle bir kıllık içlerinde) bir de ödül sezonunun tüm getirileri götürüleri düşünülünce en iyi filmin The Artist olacağı belli değil miydi? Neyin hırsı, neyin b.k atması bu? Hadi Demet Akalın dedi, güldük geçtik de yahu yıllardır Oscar yayını yapan NTV'deki o düzeysiz konuşmaları neremizle sindirelim! Kusura bakmasınlar ama çoğu arkadaşımın yaptığı gibi akıl sağlımızı korumak için sadece orjinalinden izlemek gerekiyor artık töreuni. Zaten yaptıkları çeviriler akıllara zarar. Akşam The Descendants filminin bir sahnesini gösterirken çeviri yapan hatun bir cümleyi bile tutturamadı, sus be anam, bırak da filmin kendi sesini dinleyelim bari. Neyse, bu da böyle bir anımdır.

Gelelim törene... Allahım ne sıkıcı bir törendi bu seneki. Geçen seneki sunucu hezimetinden sonra Billy Crystal gelince nostaljik estirmeler yapacak dedik tabii ama yok ya, çekilmiyor artık. Mimikleri anlaşılmayacak derecede makyaj mıydı botoks muydu yüzünün hali? Zaten törenin açılışında gördüğüm o Castin gereksizliği beni soğutmaya yetti. Dün akşam tören başlayana kadar eski törenlerden kesitler izledim, kimler geldi kimmler geçti misali. Ne güzel açılışlara imza atılmış bir kez daha hatırladım. Ve Hugh Jackman'ın o güzel performansını özlediğimi, o dinamikliği beklediğimi anladım bir kez daha.

Gecenin benim için süprizi kurgu oldu (başka da bir şey olmadı zaten) Ejderha Dövmeli Kız'ın ne hak edip etmediği benim konum değil şimdi, zaten kurgu da meselem değil. Ancak The Artist'i bekliyordum fena halde, hatta ödüller bölüşülecekse kurguyu Hugo'ya verirler diyordum, neyse bu da öyle bir anımdır.

Oyuncular vs hep beklenildiği gibiydi, tutturma açısından dörtte dört yani. Meryl Streep'i hep bir adım önde görmüştüm Oscar için, öyle de oldu. Konuşmasını dinlemedim, çok samimiyetsiz geldi bana zaten kalkışı falan. Başkasını istediğimden falan değil - aslında Michelle Williams aradan sıyrılabilseydi de günlerini gösterebilseydi ama olmadı - kadının tavrı beni soğuttu. Jean Dujardin konusunda laf edenler... Yatacak yerniz yok oğlum! Yahu adam daha ne yapsın, sessiz bir filmde tümüyle jest ve mimiklere dayanan bir rolü karikatür olmadan ne güzel canlandırdı işte adam. Cannes'dan bu yana ödülleri toplayıp gelmiş, SAG'ı almış -yani oyuncular bu yılkı en iyi erkek baş rol performansı bu demiş - hâlâ bir nefret, bir çemkirme. Kusura bakmayın ama Dujardin'den fazla hak eden yoktu ordaki listede. /NTV programında Eryılmaz "orda Pitt oturuyor ne yakışıklı, Clooney var, karizma; bu (Dujardin) ne, bundan sonra esamesi okunmayacak, ama diğerleri bir yıldız, kalıcı" minvalinde şeyler söyledi, sinir krizinin eşiğinde olan ben bunları tutabilmişim aklımda, daha da bir şeyler söyledi mi bilmiyorum. Yahu filmi beğenmezsin, sevmezsin anlarım da adamın performansına nasıl dil çıkarırsın yahu? (Üstelik bu beğenme - sevme işi de beni sinir ediyor. Çoğu filmi veya performansı beğenmeyip sevmeyebilirsiniz ama takdir etmeniz gerekir, bir işi saygıyla yapmak veya biraz işten anlamak budur!)

Benim için bu yılın en iyi filmi uzak ara Bir Ayrılık, sonra da Tinker, Tailor, Soldier, Spy'dır. Ancak ikisi de en iyi film kategorisinde olmadığından elde kalan adaylar arasında da sıyrılan The Artist ve Hugo'dur. Üstelik çoğu ödül dağıtıcıya (bu ne be öğütücü gibi) göre de öyledir. Adamlar hiç mi bir şey bilmiyorlar? Hadi Oscar çok ciddiye alınmayabilir, ama The Artist sadece Oscar mı aldı? Aman neyse ya, ben de filmin halkla ilişkiler danışmanı oldum he.

Ve işte gecenin büyük kazananı  Asghar Farhadi ve konuşması: “Bugün bizi dünyanın dört bir yanında milyonlarca İranlı seyrediyor. Eminim hepsi çok mutlular. İran haklı mutlu çünkü siyasetçilerin savaş, tehdit ve saldırıdan söz ettiği bir dönemde ülkelerinin ismi, siyasetin tozu altında saklanan zengin, köklü bir tarihe sahip ve muhteşem kültürü ile anılıyor”. Budur işte, mütevazılık, samimiyet...

Geceden Payne'e kalan bir uyarlama senaryo ödülü -ki bu da beklenen bir şeydi - Pitt'e ise hiç! İyi oldu iyi, yakışıklı ya sonra alır o da bir şeyler. Aman unutmadan bir de geceden kalan Jolie duruşu:
Bu ne Allah aşkına yahu? Biri kadına yürü, dur bacağı yana savur mu demiş :p adına twitte'da hesap açılan Jolie bacağı gecenin en komik ayrıntılarından biriydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder