27 Kasım 2012 Salı
Sezonun ayak sesleri: Indipendent Spirit Ödülleri - Adaylar
En iyi Fİlm:
Beasts of the Southern Wild
Bernie
Keep the Lights On
Moonrise Kingdom
Silver Linings Playbook
Yönetmen:
Wes Anderson - Moonrise Kingdom
Julia Loktev - The Loneliest Planet
David O. Russell - Silver Linings Playbook
Ira Sachs - Keep the Lights On
Benh Zeitlin - Beasts of the Southern Wild
Senaryo:
Wes Anderson & Roman Coppola - Moonrise Kingdom
Zoe Kazan - Ruby Sparks
Martin McDonagh - Seven Psychopaths
David O. Russell - Silver Linings Playbook
Ira Sachs - Keep the Lights On
İlk film:
Fill the Void
Gimme the Loot
Safety Not Guaranteed
Sound of My Voice
The Perks of Being a Wallflower
İlk senaryo:
Rama Burshtein - Fill the Void
Derek Connolly - Safety Not Guaranteed
Christopher Ford - Robot & Frank
Rashida Jones & Will McCormack - Celeste and Jesse Forever
Jonathan Lisecki - Gayby
John Cassavetes Ödülü
Breakfast with Curtis
Middle of Nowhere
Mosquita y Mari
Starlet
The Color Wheel
En İyi Kadın Oyuncu:
Linda Cardellini - Return
Emayatzy Corinealdi - Middle of Nowhere
Jennifer Lawrence - Silver Linings Playbook
Quvenzhané Wallis - Beasts of the Southern Wild
Mary Elizabeth Winstead - Smashed
En İyi Erkek Oyuncu:
Jack Black - Bernie
Bradley Cooper - Silver Linings Playbook
John Hawkes - The Sessions
Thure Lindhardt - Keep the Lights On
Matthew McConaughey - Killer Joe
Wendell Pierce - Four
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu:
Rosemarie DeWitt - Your Sister’s Sister
Ann Dowd - Compliance
Helen Hunt - The Sessions
Brit Marling - Sound of My Voice
Lorraine Toussaint - Middle of Nowhere
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu:
Matthew McConaughey - Magic Mike
David Oyelowo - Middle of Nowhere
Michael Péna - End of Watch
Sam Rockwell - Seven Psychopaths
Bruce Willis - Moonrise Kingdom
Görüntü Yönetimi:
Yoni Brook - Valley of Saints
Lol Crawley - Here
Ben Richardson - Beasts of the Southern Wild
Roman Vasyanov - End of Watch
Robert Yeoman - Moonrise Kingdom
Belgesel:
How to Survive a Plague
Marina Abramović: The Artist is Present
The Invisible War
The Waiting Room
En İyi Yabancı Film:
Amour (Fransa)
Once Upon A Time in Anatolia (Türkiye)
Rust And Bone (Fransa - Belçika)
Sister (İsviçe)
War Witch (Kongo)
Perde aralansın, ödül sezonu başlasın
Evet ortam yavaş yavaş ısınıyor. Şubat sonuna kadar sürecek aday açıklama-ödül dağıtma programlarıyla günlerimizi şenlendirecek ödül sezonu artık başladı diyebiliriz. 26 Kasım'da dağıtılam Gotham Ödülleri, Independent Spirit kadar olmasa da heyecan yapmamızı sağlayabilir. Independent Spirit demişken, bu akşam da onun adayları açıklanacak. Adayları duymazdan evvel, Gotham'ın ödüle değer bulduklarına bakalım:
En İyi Film alanında Bernie,The Loneliest Planet, The Master,Middle of Nowhere gibi filmleri geçerek "Moonrise Kingdom" ödüle koştu. Ne diyelim, Osca için senayo adaylığı kapı aalığında duruyor. Independent'ten gelecek haberlere göre film klasmanında koşuya katılabilir bu Anderson güzellemesi.
En İyi Çıkış Yapan Yönetmen adayları şöyleydi:
Antonio Méndez Esparza (Aquí y Allá-Here and There)
Benh Zeitlin (Beasts of the Southern Wild)
Brian M. Cassidey, Melanie Shatzky (Francine)
Jason Corlund, Julia Halperin (Now, Forager)
Zal Batmanglij (Sound of My Voice)
Buradan bu yılın gözde bağımsızlarından Beasts of the Southern Wild sıyrıldı ve Benh Zeitlin ödüle ulaşan isim oldu.
En İyi Çıkış Yapan Oyuncu
Mike Birbiglia (Sleepwalk with Me)
Emayatzy Corinealdi (Middle of Nowhere)
Thure Lindhardt (Keep the Lights On)
Melanie Lynskey (Hello, I Must Be Going)
Quevenzhané Wallis (Beasts of the Southern Wild)
Emayatzy Corinealdi buradan sıyrılan isim oldu Middle of Nowhere ile.
Yakın Sinemalarda Olmayan En İyi Film
Kid-Thing
"An Oversimplification of Her Beauty"
Red Flag
Sun Don't Shine
Tiger Tall in Blue
En İyi Toplu Performans
Bernie
Moonrise Kingdom
Safety Not Guaranteed
Silver Linings Playbook
"Your Sister's Sister" ilginç bir şekilde bu kategoriden çıkan isim oldu. Gerçi filmi izlemedim ama diğer aday filmler arasında Silver Linings Playbook ve Moonrise Kingdom bu yılın ödüllenen ve ödüllenmeye devam edecek olan yapımları.
En İyi Belgesel adayları ve kazanan:Detropia,How to Survive a Plague, Marina Abramavic: The Artist is Present, Room 237, The Waiting Room
11 Kasım 2012 Pazar
3 Kasım 2012 Cumartesi
Cloud Atlas Üzerine...
Malum, bu yıl en fazla beklediğimiz filmlerden biriydi Cloud
Atlas. Böyle başlayınca birden kendimden şüpheye düştüm filmi kötüleyecekmişim
gibi hissettim. Çok beklenti her daim hayal kırıklığıyla sonuçlanıyor
biliyorsunuz. Hadi hayal kırıklığı demeyelim de, “bu muydu?” ifadesini
yakıştıralım beklentilerimizi bulamadıklarımıza.
Cloud Atlas her yerde yazıldığı gibi, evet altı hikâye ve
yan küçük tiplemelerin bazı bazı “ne işleri var bunların burada?” dedirten
anlar sunuyor izleyiciye. Bunları defalarca yazmaya gerek yok. Hatta yönetmenlerinin
önceki işleri vs vs yazıları şişiren cümlelerden de kaçınıyorum müsaadenizle. Benim
bahsetmek istediğim Cloud Atlas’ın düşündürdükleri...
Evet, ilk önce çevremizin farkına varıyoruz ters bir şeyler
olduğunda. Tepkilerimizin veya tepkisizliğimizin karşılığını ilk önce
çevremizden alıyoruz. Sonra bu çember büyüyor büyüyor. Bakıyoruz ki dünya bir
döngünün içinde aslında. Düzenin kurulması böyle bir şey olsa gerek. Tabiî her
daim düzenin dışına çıkmak isteyen, soru soran, hatta anarşist yaftasıyla
imlenen kişiler olur. Bazen bunlar sadece “koskoca okyanusta birer damladır”
ama “okyanus da damlalardan oluşmaktadır” değil mi? Kocaman denizde her türlü
damla vardır ama. Ve maalesef yerini sağlamaya almayı seven, garantici damlalar
daha yoğunluktadır. Oysaki yoğunlukları sadece fazlalıkla anlamlandırılabilir. Esas
yoğun, derin olan ve asırlar geçse de iz bırakan damlalar diğerleridir; fark
yaratanlar yani. Bazen onların adı Somni 451’dir, bazense Adam. Kimi zaman
tanrılaştırılırlar, kimi zamansa birilerinin hayatında ufak da olsa neticeleri büyüdükçe
büyüyen bir fark yaratırlar.
Cloud Atlas’ın en ileri zamanında geçen değil de geleceğin
Güney Koresinin distopik dünyasında geçen hikâyesi, yukarıda söylediklerimi en
çok söyleten bölüm. Hatta Somni 451’in Arşivci ile yaptığı
konuşma/itiraf/söylev (ne dersek diyelim) bölümlerinde Fahrenheit 451’in o iç
acıtıcı ama umut veren atmosferine doğru yolculuk yapıyoruz ister istemez. Kitapların
/ yazarların yasak olduğu bir zaman diliminde dilediğince örnek cümle kullanan
Somni 451, Guy Montag’ı hatırlatmadı mı size?
Filmin genelinde karşımıza gerek kötü gerekse iyi halleriyle
çıkan Tom Hanks’in sanırım en uzun süreli rolü Zachry; ezelden ebede arada
kalmışlığı ve hesaplaşmayı yaşatıyor izleyiciye. Kendi kötüsüyle ettiği
sohbetler unutulmaz klasik Faust’u anımsatıyor. Faust’un Mefistofeles’le konuşmalarının
hatırlatıcısı gibi olan sahneler, insanlığın ezelden ebede yaşadığı ve içine
hapsolduğu ikilemleri yaşatıyor izleyiciye. Hugo Weaving tarafından
canlandırılan kötünün adının Boardman Mephi olması bu atfı daha açık hale
getiriyordur sanırım. İrade, güç, güçsüzlük, kötülük, iyilik gibi kavramları
Zachry’nin bünyesinde eritiyor film ve sanırım en yaşayan karakter de Zachry
oluyor bu yönüyle.
Biraz dağınık gidiyor yazı, biliyorum ama Cloud Atlas’ın da böyle bir
yapısı var. Kitabın bölümlerinin tek tek gittiği ve her hikâyenin yüz sayfa
kadar sürdüğü söyleniyor. Filmde hikâyeler birbirine eklemlen(eme)miş
halleriyle karşımızdalar. Dolayısıyla kafa karışıklığı ve dağınıklık
yaratmaları doğal.
Yaptığımız en ufak bir hareketin geleceği şekillendirdiğini düşündürmek
insana belki de kaldırabileceğinden fazla sorumluluk yüklemek demek. Belki de o
yüzden geçmişte yaptığımız hataları tekrar edip duruyoruz. Bilincimizi doğumla
işlenmeye başlayan boş bir alan sanarak yaşamımız boyunca birikim yaratmaya
çalışıyoruz. Oysaki kollektif bilincin bizimle doğmadığını ve bizimle de
ölmeyeceğini söyleyen Cloud Atlas, zamanlar arasılığın altını koyu cümlelerle
çiziyor. Evrenin her zerreciğe ihtiyacı var, yeter ki o zerrecikler bunun
farkında olsun. Peki bu farkındalık nasıl sirayet edecek insanlara? Kim bilir
belki etmiştir bile ve belki bu yazıyı okuyan biri inanmıştır bile
söylenenlere.
Avrupalı seçiyor
Avrupa Film Adayları:
Barbara
Cesare Deve Morire
Jagten
Amour
Shame
Intouchables
Yönetmen:
Nuri Bilge Ceylan (Bir Zamanlar Anadolu’da)
Michael Haneke (Amour)
Steve McQueen (Shame)
Vittorio ve Paulo Taviani (Cesare Deve Morire)
Thomas Vinterberg (Jagten)
Erkek Oyuncu:
François Cluzet, Omar Sy (Intouchables)
Michael Fassbender (Shame)
Mads Mikkelsen (Jagten)
Jean-Louise Trintignant (Amour)
Gary Oldman (Tinker Tailor Soldier Spy)
Kadın Oyuncu:
Emilie Dequenne (E Perdre La Raison)
Nina Hoss (Barbara)
Emanuelle Riva (Amour)
Margarethe Tiesel (Paradies:Liebe)
Kate Winslet (Carnage)
Senaryo:
Michael Haneke (Amour)
Christian Mungiu (Dupa Dealori)
Olievier Nakache ve Eric Toledano (Intouchables)
Roman Polanski ve Yasmina Reza (Carnage)
Thomas Vinterberg ve Tobias Lindholm (Jagten)
Görüntü Yönetimi / Sinematografi
Sean Bobbitt (Shame)
Bruno Delbonnel (Faust)
Darius Khondji (Amour)
Gökhan Tiryaki (Bir Zamanlar Anadolu’da)
Hoyte van Hoytema (Tinker Tailor Soldier Spy)
**Kısa film dalında da Rezan Yeşilbaş'ın Sessiz'i aday, unutmayalım.
devamı için: http://europeanfilmawards.eu/en_EN/nominations/films
2 Kasım 2012 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)