26 Aralık 2010 Pazar

Yönetmenlerim 2 *Uyanışlar*


Bazı yönetmenler vardır anlatım teknikleriyle büyülerler insanı, bazıları anlattıkları hikayeye dayarlar sırtlarını. Belki birine dış birine iç yağı diyebiliriz. Şekil ve öz misali. Fazlaca tüketmelik filmlerdir sadece görüntülerle veya çeşitli kamera oyunlarıyla beslenenler. Bir dönem bir furya yaratırlar, belki gerisi gelir belki de gelmez. Bu kötü manasına mı gelir? Tabii ki hayır, ama bazen insan kitap okur gibi okumak ister bir filmi. O anda işte Weir filmleri gelir aklıma.

"Uyanışlar" dedim... Çünkü tematik açıdan bir noktada birleştirmek mümkün Weir filmlerini. Ayrı senaristlerle de çalışsa kendi sinemasını oluşturmuş bir yönetmendir o, ele aldığı konular ve hassasiyetleri açısından.
Temelde insandır Weir sinemasının özü. Bu insan bazen bir öğretmen olur; öğrencileriyle bir klavuz gibi ilişkileriyle onların hayatında yeni bir dönem başlatır. Bazen sıradan bir işte çalışan bir insan, bazen kendini aydınlanmaya, aydınlatmaya adamış bir adam. Bazense ölümün sınırından dönmüş, hayatı sorgulamaya ve "yaşama"ya başlamış biri... Evet, temelde hep "yaşam" Yaşamaya verilen değer gözümüze çarpar Weir filmlerinde, ama nasıl bir yaşamak?

İlkin zincirlerden kurtulmak. Bu zincirler, kalıplaşmış, tek düze, tekrar etmekten artık kulağa saçma bile gelmeye başlayan, insanı düşünmekten uzaklaştıran herhangi şeylerdir onun için. Ölü Ozanlar'da (Dead Poets Society)düşünmeyi değil, ezberlemeyi öğretirler çocuklara ki soru sormasınlar. Truman Show'da ellerine bir bebek düşer ve çizerler hayatını. Ona da soru sordurmazlar. Ama hep bir dönüm noktası olur Weir filmlerinde. Bir noktada yaşanır uyanışlar.

Weir benim için çok çok özel bir yönetmen. Bu özel oluşu tamamıyla bireysel olarak ilgilendiğim alanlarda gezinmesi. İşlediği konu ne olursa olsun, incelikli insan öykülerinde ısrar etmesi Weir'i, hem iyi bir hikâye anlatıcısı hem de tematik birlik gösteren filmler (kiminle çalışırsa çalışsın) çeken bir yönetmen kalsmanına sokuyor. Kendini tekrar etmek değil tabii ki bu, Kusturica misali ele aldığını çeşitli açılardan sunma ve yeni fikirler üretebilme, ürettiğiyle yoruma bırakma yolunu açmasıyla ilgili bu tematik birlik.

Tanrı - İnsan ilişkisine de bakar Weir. İllaki reddetmek olarak değil ama kabul ettiğiniz değerleri bilin der. Özellikle Truman Show'da çok ironik bir şekilde çıkar ortaya bu süreç. Tabii bu ayrı bir yazı konusu. Sivrisinek sahilinde daha çok söz edilir dinsel kurumlardan. zaten film bunun üzerine kuruludur. Tanık'ta da yine aynı sorgulama süreci vardır. Bunlar yanlış anlaşılmasın Weir illaki karşı durmaz; ama insanın kendi kendini fark etmesini sağlayacak olaylar sürer önümüze. Bu bazen dindedir, bazen bir düşüncede, bazen çıkılan bir yolculukta gündeme gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder