1 Mayıs 2012 Salı

Birkaç günün raporu




Son birkaç gündür diziydi, filmdi vs derken birkaç etkileyici yapım izlemişim unutmadan, atlamadan değinmek isterim doğrusu. İlk önce bir dönem raporuna bakalım, işler kesat gibi:

78 Weekend (2011)
80 Rosetta (1999)
40 Anonymous (2011)
75 Young Adult (2011)
45 Life as We Know It (2010)
10 Lie with Me (2005)
10 One for the Money (2012)
70 The Deep Blue Sea (2011)
75 If A Tree Falls: A Story of the E.L.F. (2011)
55 House of Pleasures (2011)


Notlar criticker'da verdiğim puanlamayı gösteriyor. Görüldüğü gibi yarı yarıya çöple tamamlamışım son haftayı. Aslında böyle haftalık raporlar tutabilirim, bak şimdi aklıma geldi ve icat bulmuş kadar heyecanlandım. Ne kadar tutarım sözümü bilemiyorum çünkü ben her gün spora yeniden başlayacağım sözüyle uyuyan ve sabah kalktığında bir gün öncesini silen bir insan oldum. Spor günlerimin geride kalışını filmlerle kutluyorum :) Neyse mevzubahis bu değil şimdi, geçelim bir kalemde filmleri karalamaya ya da filmler hakkında karalamaya.
Çöp: Lie with Me, saçmasapan ergenlik tripleri ve sorunlu olmayı iki dudak hareketinde sanan bir gencecik, güzelcik kızcağızın gündüz düşleri niteliğinde ilerleyemeyen bir film. Facia oyunculuklar, ahkam kesen bir yönetmen, zırva senaryo; izlemeyin ve de izletmeyin beddua alırsınız benden söylemesi.
Çöp: One for The Money, ya tamam ben romantik komedileri fazla sevmiyorum ama valla da billa da izliyorum; hatta bazılarında azami zevk aldığım bile söylenebilir. Diyenlerin yalancısıyım. Ama bu film var ya olmasın ya, valla olmasın böyle bir film. Katherine Heigl beğendiğim bir oyuncu değil tamam ama bazı filmleri izlenebilirlik seviyesine ulaşabiliyor da, ama bu filmcik ne? Unutun, silin hafızadan, böyle bir film yoksa yazmama da gerek yok değil mi?
Vasat gibi ama değil gibi de: Anonymous, Life as We Know It (bak bu da Katherine Heigl'lı bir film ama çok kötülemiyorum, dalyan yürekli Josh Duhamel, ne bencil bir insanım, göz zevki işte) ve House of Pleasures ya da House of Tolerance olarak da geçiyor. Bu ilginç olabilecek bir film aslında. Tek mekan fahişelik tarihi. Fransız yapınca böyle oluyor işte, başkasının elinde nasıl olurdu bilmiyorum bu "how to being a hooker" konulu film, neyse fazla da beğenmedim bunu belirteyim.

Şimdi gelelim iyi işlere:

The Deep Blue Sea: Yazının fotosunu bu filmden aldım. O kadar güzel bir atmosfer kuruyor ki film diyalogları geçin sadece sahneleri izlemekle bile yetinebilirsiniz. Atmosfer konusunda In The Mood For Love'ı hatırlattı bana. Aslında bu film bu yılki İstanbul Fİlm Festivali'nin açılış filmiydi. Onur ödülü alan yönetmeni Terence Davies de küçük bir konuşma yapmıştı filmden evvel ve ben festival başlarken bu filmle ilgili bir yazı yazacağımı söylemiştim ama bakınız spora başlama örneği. Neyse... Gün bugündür diyelim. Rachel Weisz'ın çok iyi bir performans sergilediği izleyenlerin ortak kabulü olsa gerek. Aslında değişik bir şey söylemeyen bu film, insana bir geçmiş zamanlar güzellemesi yaşatıyor. Eski melodramların tadını yakalıyor ve zaten 50'li yılları anlatıyor. Film içinde geriye dönüşler ve zaman atlamalarıyla biraz zaman algısında oynasa da bir müddet sonra tüm algınızı film yeniden şekillendiriyor ve filmin içinde buluyorsunuz kendinizi. Benim için filmin en büyük başarısı bu. Konusu bu vakitten sonra önemli değil, önemli olan insana yaşattığı o haz duygusu. Müthiş bir güvenin yerle yeksan olmasını izlerken "aşk" denen duygunun insanı nasıl yıktığına şahitlik ediyorsunuz ve müthiş bir haklılık payı çıkarıyorsunuz kadın adına filmden. Dediğim gibi bunun en büyük müsebbibi atmosfer.

If A Tree False:
Bu filmin adını çeşitli adaylıklar aldığında duymuştum ve rastlayınca izleyivereyim dedim. İyi etmişim de izlemişim dediğim belgesellerden oldu. Zaten bünye olarak belgeselden azami etkilenen biriyim. Gerçeklik her ne kadar minimal bir kurmacanın içinde de olsa gerçek işte. Odağına aldığı kişi Daniel McGowen olsa da aslında 11 Eylül sonrası terörizm kavramına bakış açısını sorgulaması açısından çok etkileci geldi film bana. Ekolojik terör bir terör çeşidi midir ve bu insanlar terörist midir? Hassas bir zamana denk gelmese mesela Daniel o cezayı alır mıydı? Bu açılardan baktığımızda sadece ekoloji olmaktan çıkıyor dertler. Bu açıdan bakılmasa bile çevre hassasiyeti konusunda da epey kafa yordurucu bir film If A Tree Falls.

Young Adult: 37 yaşına gelmiş, geçmişi arayan, şimdiden aradığını bulamayan ama hep "gözde" olduğunu varsaydırmaya çalışan bir kadın: Mavis Gary (Charlize Theron). Şimdi bu kadın modelini Theron canlandırınca fazla inandırıcı gelmiyor insana. Ancak Theron'un da Chazlize olduğunu unutuyorsunuz filmi izlerken, yani bu oyuncunun bir başarısı ve bence geçtiğimiz yılın gözde performanslarından biri -her ne kadar göz ardı edilse de- Yönetmen de böyle insanlık hikâyelerinden güzel anlar çıkaran, yakalayan bir kişi: Jason Reitman. Yer yer acınası ve patetik bir kimliğe dönüşen Mavis karakteri aslında çok uzağında durmadığımız biri. Her daim olmasa da bazen -mış gibi yapan, olduğu değil düşündüğü gibi olmaya çalışan (göstermeye çalışan) ve böyle düşünüp yaptıkça da içinden çıkılmazlığa doğru tam yol ileri giden halleri yaşıyoruz, görüyoruz. Fİlm bu açıdan inandırıcılığı fazlasıyla yakalıyor. Ancak Theron'un saçmasapan beslenme halleriyle o kadar güzel görünebilen halleri uyuşmuyor be! Tamam insan depresyonda ne yediğine içtiğine bakmıyor, hatta anlamsız bir yeme hali gelip yapışıyor bünyeye, ancak gerçekte o alışkanlıklar insanı ne hale getiriyor değil mi? Charlize de olsa adamın anasını ağlatır be o içkiler, yemekler! Diablo Cody yine çok iyi bir senaryo yazmış ama ona bir diyecek yok. Jason Reitman'la da kimyaları uyuşuyor ki böylesi hikâyeler yakalayabiliyorlar. Ne diyelim, darısı bir sonraki filme.

Weekend ve Rosetta kaldı çünkü yoruldum. Rosetta ve Dardenne'ler de bir başka yazının konusu olsun. Weekend'in de alternatif romantizm konusunda epey başarılı bir film olduğunu ve tek tipleştiremediğimiz dünyanın tek tip filmlere sığdırılamayacağını bir kez daha yüzümüze vurmasıyla da izlenmeyi hak ettiğini belirtelim. Oyunculuklar çok içte, diyaloglar çok iyi ve bir ilişkinin anatomisi güzel çiziliyor. Budur yani :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder